Çok zengin bir Amerikalı adam, medyanın ‘nükleer savaş kapıda,’ haberlerinden etkilenmiş. Böyle bir savaş çıkarsa, bundan nasıl korunacağını, araştırmaya başlamış. Bu konunun uzmanlarıyla görüşmüş, onların önerilerine uygun bir ev yaptırmaya karar vermiş.
Uzmanların dediği gibi, şehre uzak bir yerden geniş bir arazi almış. Yerin kilometrelerce altına, kalın duvarları olan bir ev yaptırmış. Evin duvarlarını, nükleer etkiden koruyan, kalın kurşun tabakayla kaplatmış. Eve on yıllık enerji, su sağlayacak sistemler yaptırmış. Yine aynı şekilde on yıl yetecek kadar erzak sipariş etmiş. Bir gün muhteşem evini kontrol etmek için yola çıkmış. İnşaat alanında, etrafı kontrol ederken bir yerlinin oku ile vurulmuş ve oracıkta ölmüş.
Mantığı en üstün değer görenleri hicveden güzel bir hikaye. Muhtemel bir nükleer savaştan kendini korumaya çalışırken, ilkel bir silahla ölmek, ne kadar hazin.
Mantığı en üstün değer görenler, her şeyi mantık süzgecinden geçirir ve mantığına uyanı kabul eder uymayanı reddeder. Manevi değerlere de maddi değerlere baktığı gibi bakar. Örneğin, din ve tanrı hakkında, bildiği toplam bilgilerden bir sentez yapar ve bundan başkasına itibar etmez.
Mantığın sözlük anlamı; doğru, akla uygun düşünme yetisi ve yolu. Bu tanımdan yola çıkarsak, mantıklı kişi, önüne gelen yeni bilgiyi, kafasındaki mevcut doğrularıyla kıyas ederek, bir değerlendirme yapar.
Olayları sadece mantıkla değerlendirmek, tek yönlü bir bakış açısı olduğundan çok yanıltıcıdır. Şöyle ki; birincisi, kişi kendi doğrularını hangi kaynaktan öğrenmiştir ve bunlar ne kadar doğrudur, bu belli değildir. İkincisi, mevcut bilgiler doğru olsa bile, yeni bilgiyi değerlendirmek için yetersiz olabilir. Üçüncüsü, bugün doğru olanlar, yarın yanlış, ya da dün yanlış olanlar, bugün doğru olabilir. Dördüncüsü, doğruları edindiğiniz ve güvendiğiniz kaynak, bilerek isteyerek, çıkar uğruna size yanlış bilgi vermiş olabilir. Beşincisi, mantık duyguları ve ruhu çok hafife alır. Altıncısı ve en önemlisi, doğa mantığa göre davranmaz. Buna rağmen doğayı mantıkla çözmeye çalışmak, mantıksızlığın daniskasıdır.
Mantığın en öncelikli ve en önemli hedefi güven tesis etmektir. Kişi, kendini güvende hissedebilmek için bilgi biriktirmiştir. Şimdi bu bilgilere güvenerek, kendini emniyette hissetmektedir. Bu yüzden, mantığına uymayan her şey, güvensiz görünecek ve mantığından vazgeçmeyecektir.
Vazgeçmeyenler, mantığına uymayan, pek çok şeyle karşılaşınca, kendi gibi düşünmeyenleri akılsız bulacaktır. Bunca akılsızın içinde kendini akıllı bulup keyiflenecek, bildiği yolda devam edecektir. Bu keyif bir anlık olacak, sonra, bu akılsız insanlar yüzünden, dünyanın kötü, adaletsiz, güvensiz olduğunu düşünüp mutsuz olacaktır.