KİM DAHA KURNAZ

Hüseyin Güdücü

21-06-2018
Bize yazmak için tıklayınız.

 

             Las Vegas’a kumar oynamaya giden iki adam, daha sabahın sekizinde,  bir kumarhaneye gitmiş. Kumarhane çok tenhaymış, kumar oynamak için, birkaç kişinin daha gelmesini bekleyemeye başlamışlar. Çok geçmeden iki kumarbazın yanına, üzerinde pantolon ve ceket olan, iri göğüslü kalın dudaklı şuh bir sarışın çıkagelmiş.

            “Daha çok erken ama kendimi çok şanslı hissediyorum. Benimle yirmi bin dolarlık tek bir zar atmaya var mısınız?” diye sormuş. Beylerden biri, “Tabii bayan demiş,” “Pekâlâ” demiş kadın ve eklemiş, “Umarım sizin için bir sakıncası yoktur, ben külotumu çıkardığımda şansım yaver gidiyor,” demiş. Böyle der demez hemen pantolonunu ve külotunu çıkarmış. “Anneye yeni bir külot,” diye bağırarak zarları yuvarlamış. Sonrada ortalığı çınlatan bir sevinç çığlığıyla “Yaşasın, ben kazandım,” deyip, paraları almış, külotunu ve pantolonunu toplayıp oradan uzaklaşmış.

            Bir süre sonra şaşkınlığı ancak geçen erkeklerden biri diğerine, “Baksana, zarlar kaç kaç gelmişti?” diye sormuş. Diğeri, “Ne bileyim ben! Zarları senin takip ettiğini sanıyordum,”  demiş.

            En kurnaz olanın kazandığı bu devirde hepimiz kurnazlık yarışındayız.

            Kurnazlığı, zekanın kazanca odaklanmış hali diye tanımlayalım.

            Kurnazlık doğrusu para kazandırıyor, dahası insana böbürleneceği şeyler kazandırıyor, güç kazandırıyor. Bir kere kurnazlıkla kazandığını öğrenen kişi artık bu yoldan ayrılmıyor. En başta gelecek için kazanmaya başlıyor. Bütün zekasını enerjisini gelecek için kullanıyor

            Geleceği kurtarmaya niyetlenen insan, ‘hele bir gelecek kaygısını atayım, sonra hayatın tadını çıkarırım,’ diye hesap ediyor. Asıl istenen; hayatın tadını çıkarmak.

 Nasıl bir gelecektir bilmiyorum, her kim ne kadar kazanırsa kazansın, yine de kazancı geleceği kurtarmaya katiyen yetmiyor, hep daha fazlası isteniyor. Sonra artık bu yolun yolcusu oluyor ve gerçekte kazanmaktan ne murat ettiğini bile unutuyor. Bir türlü ‘Hayatın tadını çıkarma,’ kısmına geçemiyor. Sadece kazancı ve geleceği düşünmek insanı akıl almaz bir tuzağa düşürüyor; o gelecek asla gelmiyor, üstüne bu günü kesinlikle kaçırıyorsun.  

Hayatın hiçbir garantisinin olmamasını, her an ölümün olmasını, insan bir türlü kabul edemiyor. Gücü nispetinde buna karşı koymaya, çalışıyor. Güç elbette çok şeye kadir ama hiçbir zaman her şeye kadir olamıyor. Hayatı garantiye alma gayreti, bugünü yaşamaya daha doğrusu hayatın tadını çıkarmaya engel oluyor. 

 

YORUM YAZ
BU YAZI HAKKINDA YAPILAN YORUMLAR
Okur yorumları, kişilerin kendi görüşleridir. Bu yorumlardan sorumlu değildir.
YORUM YAZ
Hüseyin Güdücü - Diğer Yazıları
Bütün Hüseyin Güdücü Yazıları