Sokağa çıkıp, ‘Neşeli olmayı nasıl tanımlarsınız,’ diye sorsak, sizce nasıl cevaplar alırdık?
Bence, büyük çoğunluk; ‘Dert, tasa, sıkıntının olmaması,’ diyecektir. Siz de bu tanıma katılıyor musunuz?
Bu tanıma katılmanın bir yanlışı yok. Bizler birine şeyi anlatabilmek için, o şeyin karşıtından yola çıkıyoruz. Örneğin; karanlık, aydınlığın olmaması, soğuk, sıcağın olmaması, neşe; dert, tasa sıkıntının olmaması vb. Benim bu tanıma üç itirazım var. Birincisi, bu tanımlama; olumsuzdur, ikincisi, eksiktir, üçüncüsü; bu tanım insanı, ince bir tuzağa düşürür.
Olumsuz tarafı; neşe olumlu, dert, tasa olumsuzdur. Bu tanımlama, olumsuzdan yola çıkılmış olduğu için olumsuzdur. Olumsuzdan yola çıkmanın nedeni; insana bir şey anlatılırken, bildiğinden yola çıkılır. Bu tanımlamaya göre, insan derdi, tasayı, acıyı biliyor ama neşeyi bilmediği kabul ediliyor.
Eksik tarafı; derdim tasam yok diyenlerin, belki neşesi de yoktur. Kişi acının ve neşenin olmadığı bir yerdedir. Bu yüzden bu tanım, neşeyi tam anlatmıyor. Ayrıca, acaba dert, tasa, acının olmadığı bir hayat yaşamaya değer midir? Değer diyenlere ikinci soru, ne kadar süreliğine değer?
Tuzak şudur; Bir şeyi karşıtından yola çıkarak tanımlayınca, hayatta pek çok karşıtlıklar var olduğu kabul edilir. Eğer karşıt varsa, bunlardan bazıları iyi, bazıları kötü olduğu kanısı oluşur. Gündüz iyi, gece kötü, aydınlık iyi, karanlık kötü, neşe iyi, dert tasa kötü vb. ‘Evet, bunların bazıları iyi, bazıları kötüdür,’ diyorsanız, bu tuzağa düşmüşsünüz demektir.
Şöyle ki; bir defa karşıt dediğimiz şeyler karşıt değildir. Yaşamda acılar, dertler, tasalar, kazalar, hastalık, ölüm olduğu gibi, neşe, keyif, haz, mutluluk, huşu hepsi vardır. Hayat acısıyla tatlısıyla bir bütün olduğuna göre, bunlar birbirinin karşıtı değil, devamıdır. Hayatın bütün olduğunu unutup, yarısına kötü dersek, kötü dediklerimizi kabul edemeyiz, hatta onlarla savaşırız. Zaten yaptığımız da tam bu!
Hayatın bir yarısıyla savaşarak neşeyi bulma çabası; ‘olmayacak duaya amin,’ demek değil de nedir?
Şimdi neşeyi yeniden tanımlamaya çalışalım. Ta gönülden, ‘Her şey olması gerektiği gibidir, tam şu anda her şey mükemmeldir,’ diyebilen bir insan düşünelim. Böyle bir insanın hissettiği duyguya, neşe denir, desek, nasıl olur?