Bir Kral, doktorun, işini layıkıyla yapmadığı yönünde şikayetler almış. Durumu araştırmak amacıyla, ona bir grup sağlam insan göndermiş. Doktor kendisine gelen bu sağlam insanların her birine ilaç yazmış. Bunun üzerine, Kral doktoru huzura çağırarak durumu anlatmış ve “Sağlam insanlara bir hastalık teşhis edip onlara ilaç verdin. Neden işine gereken özeni göstermiyorsun?” diye sormuş.
Doktor, “Yüce kralım, uzun süredir hastalar dışında kimseyi görmedim. Her gün sadece hastaları gördüğüm için, herkesi hasta görmeye başladım,” demiş.
Doktor, işini yaparken, doğrudan insana hitap eder. Her gün karşısına şifa arayan hasta insanlar gelir. İnsanlara şifa dağıtan yüce bir görevi vardır. Ancak yoğun çalışma temposu ve her gün aynı şeyleri yapan doktor, işin özünü kaçırır, daha da kötüsü bu durumu kanıksamaya başlar.
Durumu kanıksayan doktor, doğrudan insana hitap ettiğini ve yüce bir görevi olduğunu unutup, bir fabrikadaki bantta çalışan işçiye döner. Nasıl bandın önünde duran işçi, önüne gelen mekanik parçaya bir ilave yapar ve öbür parçayı beklerse, doktor da önündekinin işini bitirip, sıradakini beklemeye başlar. Galiba hikayedeki doktorun başına gelen bu olmuş.
Günümüzde görünen o ki, sadece doktorlar değil, neredeyse tüm mesleklerde aynı sorun ile karşı karşıyayız. Hemen herkes adeta yasak savar gibi iş yapıyor. Yaptığı işin hakkını verene ‘enayi’ deniyor. En kötüsü de, hepimizin bunu kanıksamış olması.
Çağımız stres çağı deniyor ya, bence stresin baş sorumlusu, işin özünü unutmak, üstelik bu durumu kanıksamak. Herkes hesap adamı olmuş, az emek, çok kazanç peşinde. Herkes kurnazlıkta uzmanlaşmış. Adeta bir kurnazlık savaşındayız. Kaybeden kahroluyor, az kazanan yetinmiyor, çok kazanan daha çok nasıl kazanırım diye düşünüyor. Kimsenin huzuru yok.
Kurnazlık ederek, kazançlı çıksak bile huzuru bulamıyorsak, bir durup düşünmek lazım. Aklı, pratik zekayı kullanılacak yer var, kullanılmayacak yer var. Günlük işlerimizde, pazarda, çarşıda aklımızı kullansak da, insan ilişkilerinde, kalbimizi esas almak durumundayız. ‘Kalpten gelmeyen mesajlar, kalplere ulaşamazmış,’ derler. Kalpten davrananlar, kalpten cevap alacaklardır.