Analitik düşünen ve sentez yapabilen bireylerin az sayıda olması kaliteli uygulamaları etkiler. Kalite, zaman ve maliyet her işte temeldir. İş, zamanında ve uygun maliyette bitirilmezse kaliteden bahsedilemez. Bu iki temel eleman tamam ise kalite değerlendirilir.
Ülkemizde yasalar çıkarılıyor. Yasalara uygun tüzük, yönetmelik, yönerge ve genelgeler yayınlanıyor. Bu şekilde iş tamamlandı zannediliyor. Uygulanıyor mu? Yöneticiler ne derece uyguluyor? Hiç değerlendirilmiyor. Ne zaman şikayet ediliyor o zaman ceza…
Bu nedenle uygulayıcılar da yasal mevzuata göre yükümlülüklerini belirleyip, zamana göre uygulamak üzere bir kontrol listesi hazırlamıyor.
Bu kısır döngü ülkemizde yaygın…
Bunun yanında, düzenleyici otoriteler tarafından yayımlanan ve kurumlardan istenen şartlar, devletin farklı otoriteleri tarafından aynı konuda farklı şekillerde istenebiliyor. Düzenleyici konumdaki otoriteler arasında aynı konuda eşgüdümlü hareket edilemediğinden uygulayıcı kurumlarda karmaşa yaşanıyor. Zaman, para ve enerji kayıpları oluyor.
Yasal mevzuatı yayınlayan düzenleyici otorite bütünsel bakabilmeli… Genelge veya öneri tarzında yasal mevzuat çıkarıldığı zaman uygulayıcıların durumu göz önünde bulundurulmalı. Örneğin, ülkemizde tek bir kurum için devletin farklı düzenleyici kurumları farklı performans göstergeleri oluşturabiliyor. Oluşturdukları an gönderip bunlara uyun deniyor. Bu kurumlar devletin farklı kurumlarının birer ay gibi kısa sürelerde gönderdikleri bu göstergelere göre hazırlanmak zorunda kalıyorlar. Tam bir karmaşa yaşanıyor.
Devletin bu düzenleyici kurumları neden aynı konu üzerinde kendilerine göre göstergeler çıkarıyorlar? Yanıt basit. Devletin değişik düzenleyici kurumları tek konu üzerinde bütünsel bakış açısına sahip değiller ve eşgüdümlü çalışmıyorlar.
Bu nedenle işler zamanında bitirilemiyor. Bitirilse de doğru olamıyor. Zaman ve enerji kaybı hat safhada olabiliyor. Uzun vadede yarar sağlayamıyor.
Bu bağlamda, Sağlık Bakanlığının bir uygulamasını paylaşmak istiyorum. Tıbbi cihazların satışa arzı için Sağlık Bakanlığı’na bağlı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumundan (TİTCK) onay alınır. Tıbbi laboratuvarlarda kullanılan reaktifler, ölçüm cihazları tıbbi cihaz kapsamındadır ve in vitro diyagnostik tıbbi cihazlar (IVD-TC) olarak adlandırılır. Vücut dışında (in vitro) tıbbi tanı cihazları olarak da geçer. Bunları satacak firmalar TİTCK’dan onay alırlar. Tıbbi laboratuvar onaylı olan cihazları satın alabilir. Satın aldıktan sonra kendi koşullarında bu cihazları doğrularlar. Bu akreditasyon için şarttır. Yasal mevzuat opsiyonel ifadesi koymuş olsa da insan sağlığı ve hasta güvenliği için doğrulanmalıdır. Buraya kadar sorun yok.
Satış onayı TİTCK’dan alınmış olan bu cihazları satın alan tıbbi laboratuvar, kendi koşullarında, bu cihazların geçerliliğini doğrulamalıdır. Bu akreditasyon için şarttır. Aynı zamanda Sağlık Kalite Standartlarına göre de gereklidir. Tıbbi laboratuvar yeni satın aldığı bu ölçüm cihazlarının özelliklerini doğrulamak istediğinde etik kurullar TİTCK’dan izin almalısın diyor. Tıbbi laboratuvar TİTCK’ya başvurunca onlar da satışa yeni arz olacakmış gibi başvuru istiyor. Bu durumda laboratuvar çok zor durumda kalıyor. Normalde 5 günde bitmesi gereken doğrulama deneyleri aylar sürebiliyor. Hatta TİTCK’nın tutum nedeniyle yapılamıyor. Bu şekilde laboratuvarın uygulaması gereken doğrulama işlemi için zaman, para ve enerji kaybı oluyor.
Diğer önemli konu da bilgi yetersizliği. Bu durum ölçüm cihazına uygulanırken ölçüm kitlerine uygulanmıyor. Ölçüm kitleri de IVD-TC’dir. Yüzlerce ölçüm kiti vardır. Her birine satış arzı sırasında uygulanan performans değerlendirilmesi laboratuvarda doğrulanması sırasında istense olağanüstü zaman, para ve enerji kaybı olacak. Bu ikili uygulama oldukça ilginç.
Bunlar düzenleyici otoritenin bütünsel bakışını gösteriyor. Aynı zamanda devlet içerisindeki farklı kurumların aynı konuda eşgüdümlü hareket etmediğinin göstergeleri olarak da değerlendirilebilir.
Etkililik ve verimlilik için üç temel şart olan kaliteli ürün veya hizmetlerin zamanında ve etkin maliyette sunulmasında sorun oluyor. Tüm bu uygulamaların insan sağlığı, hasta güvenliği ve ulusal sağlık harcamaları açısından risk oluşturduğu akılda daima tutulmalı.
İyi bir hafta diliyorum.
Sevgi ve Saygıyla kalın.