İnsanların, can güvenliğini sağlamak için, bir arada yaşadıkları ilkel dönemde, gruptan dışlanmak demek, ölümle eşdeğerdi. İşte bu dönemde, iliklerimize kazınan, ait olma güdüsü, bugün hala etkisini sürdürmektedir.
İlkel dönemdeki küçük gruplar, bugün koca bir ülke olmuş olmasına rağmen, etrafımız düşmanlarla dolu, birlik ve beraberliğimizi bozmayalım diyen ülkelerde, değerler daha katıdır. Böyle ülkelerde, dışlanmak hala çok tehlikelidir. Bu yüzden bu ülkelerde, toplum değerleri, çocuklara, ataları ve aileleri tarafından daha titizlikle benimsetilir.
Vicdan, davranışlarımızın doğru, yanlış olduğuna karar veren, değerlerimizin hangisinin önemli hangisinin önemsiz olduğunu belirten yargıç gibidir. Eğer kişi kendisine benimsetilen değerleri önemsemiş, toplum kurallarına uymuş, aidiyetine halel getirecek bir yanlış yapmamışsa, kendini, huzurlu, masum ve rahat hisseder. Aksine değerleri çiğnemiş, kurallara uymamışsa suçluluk duyar. Suçluluk duygusu, ait olduğu toplumun değerlerini ve kurallarını ihlal etme suçu işlemekten kaynaklanır. Bu suçun cezası, toplum tarafından dışlanmaktır. Dışlanmak, toplumun yardımından mahrum kalmak, tek başına kalmak, yani can güvenliğinin tehlikeye girmesi anlamına gelir.
Toplum değerlerinin daha katı olduğu, az gelişmiş ülkelerde, birliği bozan veya bozduğu varsayılan kişiler, daha keskin şekilde dışlanır ve cezalandırılır. Tersine gelişmiş ülkelerde, toplum değerlerinin önemi azalır. Birincisinde biz olmak önemliyken, ikincisinde bireysellik önem kazanır. O halde, vicdan, kültürden kültüre değişkenlik gösterir. Vicdanın kültürel olduğunu gözden kaçıranlar, kendi gibi olmayanları, vicdansız sanırlar.
Vicdan rahatsızlığı, yüzyıllar önce, bilinç dışımıza kazınmış olan ‘Toplumdan dışlanmak, can güvenliğinin ortadan kalkması demektir,’ bilgisinin eseridir. Öyleyse; vicdan rahatsızlığı, ölüm korkusunun ta kendisidir.
İşin içine ölüm korkusu girdi mi, insanın yapamayacağı şey yoktur. Bu korkuyu duyan kişi, toplumun kendisini affetmesi için; dağı devirmeye, akan suyu çevirmeye hazır, cezalandırılmaya dünden razıdır. Zira verilen ceza ile suçunun bedelini ödemiş ve dışlanmaktan, daha doğrusu ölüme terk edilmekten kurtulmuş olur.