Çok zayıf ve hasta olan Mısır kralı, ölmekten çok korkuyormuş. Ölümünün yakın olduğunu düşünüyor üzülüyormuş. Vezirlerinden birinin öleceği zamanı günü gününe bilen sarayın astroloğuna ne zaman öleceğini sormak istiyor, ancak tahmininin doğru çıkması için, Atrolog'unun, vezire kara büyü yapmış olabileceğinden kuşkulanıyormuş. Bu yüzden aynı büyüyü bana da yapabilir diye soramıyormuş.
Yakında öleceğim korkusu dayanılmaz safhaya ulaşınca, Kral, sarayın Astrolog’una öleceği günü sormaya karar vermiş. Eğer yakında öleceğini söylerse, onu öldürtecekmiş. Astrolog’u çağırıp, “Benim ne zaman öleceğimi söyle,” demiş. Astrolog, Kral’ın tedirgin olduğunu ve davranışında gariplik olduğunu fark etmiş. Bir an durup düşündükten sonra, “Yüce kralım, üzerinde çalışmama izin verin,” demiş. Yıldız haritalarına bakmış ve devam etmiş“Ben ölmeden siz ölmeyeceksiniz. Siz benim ölümümden tam bir hafta sonra öleceksiniz,” demiş.
Ölümden çok korkan kral, hemen Astrolog’a bir saray hazırlatmış, yanına ünlü doktorlar, korumalar, aşçılar vermiş. Ona çok iyi bakılmasını emretmiş. Astrolog hayatta olduğu sürece kral yaşamış. Bu uzun yıllar sürmüş. Gün gelmiş, hak vaki olmuş, Astrolog ölmüş. Kral da onun ölümünden tam bir hafta sonra ölmüş.
Bilimsel görüşe göre, düşüncelerimizi, bilinçdışımız emir kabul eder. (Bilinç dışımız, bilincimizin bin katı olduğunu ve bilincimizi bilinçdışımızın yönettiğini unutmayalım.) İşte hikayedeki kralın, yakında öleceğim düşüncesi, astrologdan sonra öleceğime dönüştüğü için kral uzun yıllar yaşamış.
Aydınlanmış insanlar da düşüncenin kader dönüştüğünü söylerler. Örneğin, Mevlana, “Kardeşim sen bir düşünceden ibaretsin/Geriye kalan et ve kemiksin/Gül düşünürsen gülistan olursun/Diken düşünürsen dikenlik olursun,” demiştir.
‘Nasılsın?’ diye sorulduğunda, birinci kişi; ‘Nasıl olayım. Ben şansız biriyim. Nerde bir sıkıntı var gelip beni bulur. Her gün bir yerim ağrıyor. Berbat durumdayım, böyle giderse ben kanser olurum vb.’ diyor. İkinci kişi; ‘Çok iyiyim şükürler olsun. Sevenim var, sevdiklerim var. Ben hiç hasta olmam. Ben çok şanslıyım, işlerim denk geliyor,’ diyor. Her kim, her ne düşünüyorsa, düşüncesinin arkasından, ‘öyle olsun,’ diyen, bir bilinçdışına sahip olduğunu ve bu düşünceyi haklı çıkarmak için harekete geçtiğini unutmasın.
Vücudumuz söz dinler. Hasta olurum diyen hasta olur, hastalık bana uğramaz diyene hastalık uğramaz. Bu elbette bir günde olmaz. Düşünceleri bilinç dışı defalarca test eder. Düşünce niyete dönüşünce, bilinçdışının verilen emri uygulamaktan başka çaresi kalmaz.