Bir adam Budha’yı denemek istemiş. Kendince Budha’ya her yıl, ‘Tanrı var mıdır?’ diye soracak, eğer Budha, her yıl aynı cevabı verirse; cevabı biliyordur, aynı cevabı vermezse, verdiği cevaptan emin olmadığını anlayacakmış.
Bu düşünceyle Budha’ya, “Tanrı var mıdır?” diye sormuş. Budha, bu soruya; birinci yıl, “ evet,” ikinci yıl, “hayır,” demiş. Üçüncü yıl, sadece gülümsemiş, dördüncü yıl, sessiz kalmış. Bunun üzerine adam, “Ben bu soruyu bilip bilmediğini anlamak için her yıl gelip soruyorum. Galiba hatırlamıyorsunuz. Her yıl ayrı cevap verdiniz,” demiş.
Budha, “Evet hatırlıyorum. İlk yıl soruyu sorduğunda evet dedim. Bu soruya cevap verirken, senin durumunu da göz önüne aldım. İkinci yıl sen değiştin, ben değiştim, bu yüzden aynı cevap verilemezdi. Her yıl bir şeyler değişti. Yaşadığımız sürece hep değişeceğiz. Hayat değişecek, hiçbir şey aynı kalmayacak, cevaplar nasıl aynı kalır? Ben her açtığında aynı metinleri göreceğin kutsal kitap değilim ki!” demiş.
Galiba hayatın canlı olduğunu sıkça unutuyoruz. Oysa her, “Hımm, şimdi anladım, demek öyleymiş,” dediğimizde bir aşama kaydediyoruz. Her aşama bizi yeni bir bilince taşıyor.
Yeni bilinç düzeyi, hem soruları hem cevapları değiştiriyor. O yüzden aynı soruya, farklı zamanlarda aynı cevabı veren, bilgi, farklı cevap veren, bilinçtir. Bilgi insana malumat kazandırırken, bilinç farkındalık kazandırıyor.
Değişkenlik; tutarsızlık, belirsizlik gibi görünür. İnsanlar devamlılık, sabitlik, sağlamlık peşindedir. Bugün nasılsa yarın da aynı olsun ister. Böylece hayatı planlayabilecek, kontrol edebilecek, kendini sağlama alacaktır.
İnsanlar, kendini garantiye alma isteğiyle bilginin peşine düşüyor. Bilgi hayatımızı kolaylaştırıyor, konforumuzu artırıyor, ömrümüzü uzatıyor, bilincimizi geliştiriyor ama eskiyor. Bilgisini yenilemeyenler, eski bilgilerle bugünü yaşıyorlar. Bilgi ölü, hayat canlıdır. Sadece bilgi ile hayatı kavramak, farkına varmak pek mümkün görünmüyor. Eski bilgilerle bugün yaşanamayacağının farkına bilinç ile varılıyor. Çünkü bilinç, bilgiyi ve algıyı mevcut anda izleyip bir değerlendirme yapıyor.
Demek istediğimi, Yunus Emre harika anlatmıştır: İlim ilim bilmektir/İlm kendin bilmektir/Sen kendini bilmezsin/Bu nice okumaktır. Okumaktan murat ne/Kişi Hak’kı bilmektir/Çün okudun bilmezsin/Ha bi kuru ekmektir.