Bir Afrika ülkesine resmi ziyarete giden bir politikacıyı, ilkel bir kabilenin yaşadığı bölgeye götürmüşler. Bu kabile halkı kasabanın meydanında toplanmış, politikacıyı bekliyormuş. Politikacı topluluğu görünce onlara bir konuşma yapmak istemiş. ‘Bu insanlara en iyisi bir fıkra anlatayım,’ diye düşünmüş.
Uzunca bir fıkrayı ballandıra ballandıra anlatması aşağı yukarı yarım saat kadar sürmüş. Konuşma bittikten sonra, çevirmen ayağa kalkmış ve altı üstü dört kelime söyler söylemez, kabile halkı kahkaha atmaya başlamışlar.
Bu uzun fıkrayı çevirmenin dört kelime ile özetlenmesi politikacıyı hayrete düşürmüş. Çevirmene dönüp, “Benim yarım saatlik konuşmamı nasıl dört kelimeyle anlatmayı başardın?” diye sormuş. Çevirmen;
“Efendim fıkra çok uzundu. Bu yüzden fıkrayı çevirmek yerine, onlara; “Konuk şaka yaptı, gülün, dedim,” demiş.
İlkel kabile üyeleri, nezaketen gülmüşler. Günümüzde nezaketli olmak adına nelere katlanılıyor nelere! Bugün içinden geldiği davranıp, nezaketsiz olmayı göze alabilecek çok az kişi vardır.
İnsana içten olmak, çok yakışmasına ve çok makbul görülmesine rağmen, büyük çoğunluk neden sahte davranışı tercih ediyor?
İnsan karşısındakine değer verdiği ölçüde içten olabiliyor. Günümüzde büyük çoğunluk, ‘Asıl amacım kendi hedefime yürümektir, gerisi umurumda bile değil,’ diyor. İşin püf noktası işte burada yatıyor. Bu kişiler, diğerlerini, işi görülünceye kadar kullanılması gereken nesne gibi görüyorlar. O zaman,’Köprüyü geçene kadar ayıya dayı demek lazım,’ atasözünü kendilerine düstur ediniyorlar.
Küçük bir azınlık da, ‘Senin amacım ile benim amacım bir. Sen ben diye bir şey yok. Biz bir bütünüz,’ diyor. Bunlar insana, insan muamelesi yapıyorlar. Elbette buna uygun geri dönüş alıyorlar. Hoş, çiğ davranışla karşılaşırlarsa da, tamama sayıyorlar.
İnsanlar kendilerine kimin nasıl davrandığını hisleriyle fark ediyorlar. Fark edemeyenler, hislerine değil, oltanın ucundaki muhteşem görünüşlü yeme bakıyorlar. İnsanları nesne gibi görenleri, başkaları da öyle görüyor. Ondan sonra insanlar sahte diye şikayet ediyorlar. İnsanca muamele görmek isteyenler, önce kendileri böyle olmak durumundadır.