26 Mart 2025 Çarşamba

Yarına ne kadar hazırız?

Diler Aslan

16-10-2017
Bize yazmak için tıklayınız.

Kalite yönetimi bağlamında çeşitli ortamlarda bulunuyorum. Kalite kontrol kavramını üniversite yıllarımda öğrendim. 1969-1974’lü yıllarda. Bu sırada, beni üniversiteye hazırlayan lise öğretimimdeki iyi yönleri ve açıklıkları çok iyi anlayabildim. 

Açıklık (gap analysis) analizi her yönetimde yapılması şart olan bir analiz. Bu analizin neden, nasıl ve ne zaman yapılması gerektiği çoğunluğumuz tarafından biliniyor mu? Biliniyorsa yaygın kullanıldığını düşünüyor musunuz? Söz, bilgi ve icraat farklı kavramlardır. Açıklık analizi yapılmadan uygulamada başarılı olunabilir mi?

Söz, bilgi ve icraat arasındaki fark biliniyor mu? Diğer deyişle söz verdiklerimizi yerine getiriyor muyuz veya icraata döküyor muyuz? Uyguluyor muyuz? Uyguladığımızı kanıtlıyor muyuz? Yoksa söz kâğıtta mı kalıyor? Söz verenlerin sözlerini yerine getirip getirmediklerini araştırıyor muyuz?

İşte anahtar sözcüklerden birisi” araştırmacılık”tır. 

“Araştırmacı olmak” ve “öğrenmeyi öğrenmek” bizleri geleceğe taşıyacak iki önemli anahtar sözcük. “Anahtar sözcük” veya “anahtar kelime” zamanımızda en önemli uygulama. 

“Anahtar sözcük” oluşturmak, bilginin geometrik hızla yayıldığı zamanımızda en önemli unsurlardan birisi. İnternet’te tarama motorlarına doğru anahtar sözcüğü yazmıyorsanız gerçek bilgiye çok zor ulaşırsınız. Bu nedenlerle gelişmiş ülkelerde her kütüphane anahtar sözcüklerinin listesini oluşturur. Ülkemizde bu konu henüz olgunlaşmamıştır. 

Araştırmacı mıyız? Bu konuda da olgunlaşmamış olduğumuzu düşünüyorum. Yıllardır karşılaşmakta olduğum bazı durumların halen sürdüğünü gözlemliyorum. 

Örneğin, bir kurula, komisyona, komiteye veya çalışma grubuna üye seçildiniz? Ne yaparsınız? Hangi sorulara yanıt ararsınız? 

Araştırmacılığın birinci koşulu, doğru soruyu sormaktır? Buna araştırma sorusu denir. Doğru soruları sorarak araştırmayı sistematik bir şekilde yapar ve gerçek bilgileri öğreniriz. Bu bilgilere göre yolumuzu çizeriz.  

Sistematik yaklaşımla, çoğunlukla şu soruları sorarız: Üye seçildiğim bu topluluğun kurulma veya oluşturulma amacı (misyonu) nedir? Bu topluluğun görevleri (misyon) nelerdir? Ben bu görevlerden hangisini yerine getireceğim? Bu topluluğun dayandırıldığı yasal mevzuat hangisidir? Bu yasal mevzuata göre benim sorumluluk, görev ve yetkilerim nelerdir? Bu grubun politikası nedir? Diğer deyişle neyi nasıl yapmayı planlamaktadır? Değerlerine katılıyor muyum? Bu toplulukla ilgili başka üst topluluk var mı? Bu topluluğun çalışmaları ve önerileri var mıdır? Bizim topluluğun bu üst toplulukla bağlantısı nedir?  

Zamanımızda bu sorulara çok kısa sürede yanıt bulunabiliyor. Kurum veya kuruluşun Web Sitelerinde bu bilgilere erişilebilir. Tabii ki kurum veya kuruluşun Web Sitelerinin kullanıcı dostu olması gerekiyor. 

Gözlemlerim, kişilerin bu soruları sormadığı yönünde. Konuyla ilgili Web Sitelerini taramak alışkanlığının bulunmadığı görülüyor. Seçilmiş üyelerle yapılan toplantılarda üyelerin topluluğun ilgili olduğu konuları web sitesinden araştırmamış olduğu konuşmalardan anlaşılıyor. Eskiden hayret ederdim. Şimdi etmiyorum. Çünkü yaygın alışkanlıkları çok iyi öğrenmiş durumdayım.

Neden araştırmıyor? Sorusuna yanıt da “öğrenmeyi öğrenmemiş” oluyor. Çünkü ilköğretimden itibaren “ben ne söylersem onu yapmalısın.” komutuyla eğitim almış. Yaratıcı olmasına izin verilmemiş. Yaratıcılığın geliştirilmesi için sistematik yaklaşım gerektiği bilinci bulunmamakta… Şimdi, inovasyon/yenilikçiliğin de yönetilmesi gerektiğini anlaşılamadığı gibi…

Bu durumda yarına hazır mıyız? Kontrol listesinden birkaç konuyu değerlendirdiğimizde henüz olgunlaşmamış, ancak tam olmasa da başlangıç düzeyinde olduğumuz sonucunu çıkarabilir miyiz?

İyi bir hafta diliyorum. 

Sevgi ve Saygıyla kalın. 

 

YORUM YAZ
BU YAZI HAKKINDA YAPILAN YORUMLAR
Okur yorumları, kişilerin kendi görüşleridir. Bu yorumlardan sorumlu değildir.
YORUM YAZ
Diler Aslan - Diğer Yazıları
Bütün Diler Aslan Yazıları