SEN BEN DAVASI

Hüseyin Güdücü

16-08-2017
Bize yazmak için tıklayınız.

 

            ‘Tutturmuşlar bir sen ben davası, kimseye laf anlatamıyoruz,’ bu yakınmayı, sıkça duyarız. ‘Sen ben davasından’ kast edilen; insanlar öylesine kibirliler ki, ortak çıkarda birleşemiyoruz, kazan kazan ilkesine uygun davranamıyoruz, kibir hepimize kaybettiriyor, oysa akıllı, mutedil davranabilsek hep birlikte kazanacağız.

            Sen ben davası nerede başlıyor bir bakalım:

            Bebek anne rahmindeyken, tekti. Orada bebek için yalnızca ‘ben’ vardı, ‘sen’ diye bir şey yoktu. Dünyaya ‘ben’ olarak doğan bebek, ilk olarak anne memesi ile tanışır ama anne memesini ile kendini bir sanır. Her istediğinde anne memesini alabilen bebek ‘sen’i öğrenemez. Ta ki, bir gün, anne işi gereği ya da bir acil durum nedeniyle, bebek emerken, birden bebeği memeden alır ve çocuğun ağlamasına rağmen memeyi vermezse, çocuk benden başka, bir de ‘sen’ olabileceğini ilk kez fark eder. Biraz daha duyuları geliştiğinde ona ‘bu evin kurallarını ben koyarım, annen sandığın o kadın benim karım, onun asıl sahibi benim,’ diyen bir baba ile tanıştığınsa ‘sen’i iyice tanır.  Etrafında kendine rakip olan kardeşler ya da diğer insanları tanıyınca, ben ve seni tam olarak öğrenmiş olur.

            Zaten anne babalar, çocuklarına, başkalarının ona zarar verebileceğini öğretmeye çalışırlar. Bu amaç için bir düşmandan yararlanmak işi kolaylaştırdığından, her çocuğu hizaya getirecek bir düşman bulunur. Çocuğa direk ya da dolaylı olarak; ‘herkes senin rakibin, hepimiz aynı gölden su alıyoruz, o yüzden açıkgöz olup en azından hakkına düşeni almalısın. Ekmek eskiden aslanın ağzındaydı şimdi karnında. Daima güçlü kuvvetli ve kurnaz olmak zorundasın. Kimseden aşağı kalmamalısın. Ötekiler ellerine fırsat geçerse seni ezerler,’ vb. gibi mesajlar verirler.

            Bu mesajları alan çocuk için, altta kalmak ölümden beterdir. Öyleyse ne yapılacak edilecek güçlü, kuvvetli, önemli olunacaktır. İyi,  güzel de, çocukta bunları yapabilecek bilgi, beceri,  zeka vs. yoksa ne olacak?  O zaman zayıflığını gizleyecek, kendini olduğundan güçlü gösterecektir ki, bu kibrin ta kendisidir. Kibirli, ‘Eğer üstün görünmek boka düşecekse, ‘kazanç da eksik olsun, ortak çıkar da nalet olsun,’ der. Pire için yorgan yakar, küstüğü dağın odununu kesmez.

            Kibirli insanların en göze batan özelliği, her şeye hayır demeleridir. Zira bir şeye evet demenin, en azından senin fikrine katılıyorum, dahası, ben seni kendimden üstün görüyorum, anlamına geldiğini düşünürler. Bu yüzden sen ben davası güden insanlarla anlaşmak, ortak paydada buluşmak nerdeyse imkansızdır.

YORUM YAZ
BU YAZI HAKKINDA YAPILAN YORUMLAR
Okur yorumları, kişilerin kendi görüşleridir. Bu yorumlardan sorumlu değildir.
YORUM YAZ
Hüseyin Güdücü - Diğer Yazıları
Bütün Hüseyin Güdücü Yazıları