Bir sözcük veya kelimeden aynı kavramı çıkaramıyorsak, işin başında başarısızlığa mahkûm olduğumuzu algılamalıyız.
Bu nedenle kalite uygulamalarında öncelikli yaklaşım kelimelerin kavramlarının ortak anlaşılmasıdır. Yasal mevzuatta da böyledir. Ülkemizde bu konu da iyileştirilmesi gereken alanlardan.
Anlambilim diye bir alan var. İngilizcesi “Semantics”. Çeviri ekiplerinde yer aldıysanız, bu konu çeviri ilkelerinde yer alır. Yıllar önce tıbbi laboratuvarları ilgilendiren bir çeviri grubunda idim. Çevirilerde, çeviri yapılırken anlam açısından en yakın sözcüğün seçilmesi önerilir. Çünkü vatandaşlar arasında kavramların ortak anlaşılması önemli.
Eğer en yakın anlamı taşıyan sözcük bulunamıyorsa, orijinal dili kendi dilinizde okuduğunuz şekilde çevirebilir ve açıklamasını yaparsınız ancak bu son çare olmalı diye uyarılır.
Ülkemizde orijinal dilin okunduğu gibi çevrilmesi çok kolay yol olduğu için bu yol tercih edilir. Bu bağlamda karşılıklı konuşurken birbirimizi anlamakta zorlanırız. Orijinal sözcüklerin çoğu İngilizce’dir. Çoğunluğumuz da sözcüklerin İngilizce anlamlarını tam bilemiyoruz. Böyle olunca da sözcük, kavram kargaşası sürmekte.
Ege Denizinde yaşanan deprem sırasında oluşan deniz suyunun yükselerek karayı kaplaması olayı önemli bir örnek. Alanın bilim insanları “tsunami” dediler. Hükümet koltuklarının sahipleri “tsunami değil, deniz suyunun yükselmesi” dediler.
Yabancı basın organlarını inceledim. Hemen hepsi “small tsunami” diye yazıyorlar.
Bu örneği kalite bakışıyla değerlendirmek istedim. Kalite yönetiminin başarısı sözcük ve kavramlarının doğru ve ortak anlaşılması temeline dayanır. Kavramları iyi bilinince doğru mantık yürütülür. Her uygulamanın başı iyi mantık yürütülmesine dayanır. Durum böyle değilse kargaşa sürer gider.
Tsunami’nin tarihsel süreçte kullanılma durumu incelendiğinde şu bilgilere rastlanıyor: Sözcük ilk 1896’da ortaya atılmış. 100 yıldan fazla süre önce. Japonya’da depremden sonra deniz suyu karayı kaplamış. Japonca’da “tsu-liman” ve “nami-dalga” anlamına gelen “tsunami” olarak adlandırılmış. İngilizce’ye de böyle geçmiş. Ancak daha sonraları yalnız limanlarda değil, tüm deniz kıyılarında gerçekleşebileceği anlaşılmış. Ancak vurgu şekli değiştirilerek “su-nami” olarak telaffuz edilmeye başlanmış.
Daha sonra anlamı hakkında netleştirilen diğer konu da şu: Başlangıçta “tidal wave” denmiş. Gelgit veya med-cezir olayının dalgaları gibi düşünülmüş. Yapılan açıklamalarda her zaman deprem hissedildiği, ardından da deniz suyunun yükselerek karayı kapladığı açıklanmış. (Bu konu hakkındaki bilgilere “National Geographic Magazine 1896” yazarak Google’dan erişebilir.) Ancak 2004’teki Hint Okyanusundaki depremden sonra Endonezya’da yaşanan tsunami bilimsel araştırılmış, tsunaminin gelgit ile ilişkisi olmadığı kararı alınmış.
Net olarak sonuç şudur: denizdeki depremden sonra sudaki dalgalanmalar sonucunda deniz suyunun karayı kaplaması olayı tsunami olarak adlandırılmaktadır. Tsunaminin şiddeti ve dereceleri çeşitli bilimsel parametrelerle açıklanır ve değerlendirilir.
Dünyadaki afetleri listeleyen bir veri tabanı var. doi:10.7289/V5PN93H7 adresinden erişilebiliyor. Burada tsunami yaşanan durumlarda deniz suyunun deniz seviyesinden yükselme durumunu seçmek için en düşük 0.07 metre yani 7 cm, en yüksek 525 metre değerler öneriliyor. 0.07 ve 100 metre seçerek taradım. Tsunami listesinde 0.10 metre (10 cm); 0.31 m (31 cm) gibi değerler gözleniyor. En yükseği 2004’teki tsunami 50.90 metre.
Bu bilimsel ve gerçek verilere göre şu sonuç çıkarılıyor. Denizde yaşanan depremden sonra karayı su basma olayına tsunami deniyor. Deniz suyunun deniz seviyesinden yükselmesi 7 cm de olabiliyor, 525 metre de. Türkiye’de bilim insanlarının tsunami açıklamaları; yabancı dildeki gazetelerde “hafif tsunami” diye adlandırılması bu nedenle bilimsel tanım ve kavrama dayalı olarak yapılmakta.
Tsunami değil açıklaması ise 100 yıl önceki bilgilere dahi uymamakta…
Bilimsel gerçeklere dayalı tanım ve kavramların kullanılması mantık yürütmek açısından önemli. Dolayısıyla kaliteli yaşam koşulları açısından önemini bir kez daha vurgulamak istedim.
İyi bir hafta diliyorum.
Sevgi ve Saygıyla kalın.