Ticaretin deve kervanlarıyla yapıldığı devirde, çok zengin bir adam varmış. Adam para kazanma sihirbazıymış. Hangi işe girse başarıyor, tuttuğunu koparıyor, her geçen gün daha da zenginleşiyormuş. Herkes ona gıpta ediyor, nasıl bu kadar zengin olduğunu merak ediyor, onun sırrını öğrenmeye çalışıyormuş.
Günlerden bir gün, bu zengin adamın, başarısının sırrını anlatan bir kitap yazdığı söylentisi çıkmış. Herkes bu kitabı edinmek için adamın sarayının önünde toplanmış. Adam; elindeki kalınca kitabı, kalabalığa göstererek; “Ben bir kitap yazmadım, ancak benim feyz aldığım bu kitabı size vereceğim. Ben zaten bu kitabı elli senedir okuyorum. Her kim bu kitaptaki tavsiyelere uyarsa, o da tıpkı benim gibi olur,” demiş.
Zengin olmak için can atan kalabalık heyecanlanmış, uğultular başlamış. Söylenenleri daha iyi duymak için öne geçme çabaları nedeniyle dalgalanmalar olmuş. Adam kitabı kalabalığa doğru açmış ve “Kitabın tamamı, sekiz kelimeden oluşan, aynı cümlenin tekrarıdır. Yani aslında kitap, sekiz kelimeden oluşan bir cümleden ibarettir. Şimdi size o cümleyi okuyorum. Ne olursa olsun, her zaman bir daha dene,” demiş.
Demek ki; tuttuğunu koparmak isteyenler, ‘Ne olursa olsun her zaman bir daha deneyecek,’ asla vazgeçmeyecek.
Asla vazgeçmeyenlerin muhakkak başaracağını herkes bilir. Bilenlerin değil, yapanların kazandığını da herkes bilir. Bilir bilmesine de ne yazık ki, büyük çoğunluk zoru görünce vazgeçer.
İstediğini elde etmenin yolunu bildiği halde, zoru görünce vazgeçenler; şansızlıktan, kadersizlikten, eğitimsizlikten, yoksulluktan, yoksunluktan yakınırlar. İradesiz, dirayetsiz ve sebatsız oluşunun kendi suçu olmadığını, kendini yetiştirenlerin suçu olduğunu söylerler. İşler istediği gitmediğinde, ağlayıp sızlanarak hep başkalarını suçlarlar, her zaman şikayet ederler.
Hayatından şikayet edenler, kendisinin yapamadığını başkalarının yapmasını beklerler. ‘Elden gelen öğün olmaz, olsa da vaktinde gelmez,’ demişler. Ya asla vazgeçmeyerek kendi göbeğini kendin keseceksin, ya da bunu senin yerine birinin yapmasını bekleyeceksin. Senin yapacaklarını yapacak birini bulamazsan, ağlayıp, zırlayıp, şikayet edecesin. Zaten eğer birisi, ben senin yerine yaparım diyorsa, size ödeteceği bedel, kaçındığınızın misliyle fazlası olacaktır.