Düşünceyi, aklımızda beliriveren fikirler olarak tanımlayalım. Bu fikirler
belleğimizdeki havuzdan aklımıza ulaşır. Havuzun kaynağı ise; aileden,
çevreden, okuldan öğrenilenler, yaşananlardan alınan dersler, ataların biriktirdiği
ve bize miras kalan bilinç dışı bilgilerdir.
Günlük yaşamda
karşılaştığımız; insanlar, hayvanlar, bitkiler, nesneler, mekanlar, renkler,
kokular, yiyecekler, içecekler, hava durumu gibi dış faktörler, insanın ruhsal
durumu, fiziksel durumu, bilinç dışı gibi iç faktörlerin yarattığı etki,
duyularımızla algılanır. Algılananlar beyinde değerlendirilir. Değerlendirme
sonucuna göre, havuzdaki mevcut düşüncelerden biri ya da bir kaçı tetiklenir ve
akılda fikir veya fikirler belirir.
Akılda beliren fikirler, anında bir duygu doğurur. Örneğin, kavgalı olduğu
biriyle karşılaşan kişi, bir çatışma ihtimali olduğuna hükmediyor ve korku
doğuyor. Korku duygusu, vücutta üst karın bölgesinde yakıcı, huzursuz edici bir
etki yaparken, aynı anda hormonlar devreye girerek, kaslar kuvvetlenmeye, kalp
çarpmaya, başlar. Vücuttaki bu belirtiler, düşünce havuzuna, arı kovanına
çomak sokmuş gibi tesir yaratır. Bu tesirle bir anda, ‘şimdi bana saldırır, bir
kavga çıkar, yaralanma ihtimali var vb’ gibi pek çok fikir akla hücum eder. Bu
fikirler tekrar duyguyu ve hormonları körükler, o da, düşünce havuzunda daha
büyük bir etki yaratır. Böyle böyle biri diğerini büyütür durur.
Akıldan gelip geçen düşünceler, pek dikkatimizi çekmeyebilir ama duyguların
vücudumuzda yarattığı etkiler bariz olduğundan, insanlar duyguların etkilerini
hissederler. Bu yüzden insanlar düşüncelerini değiştirmenin gereğini fark
edemez, bunun yerine, olumsuz duygulardan kaçınmanın yollarını arar. Olumsuz
duygulardan ne kadar kaçınmak istense de; uykusuzlukta, yorgunlukta, rahatsız
edici bir olay yaşandığında, bellekte kayıtlı; suçluluk, utanç, korku, öfke,
üzüntü anlarının hatırlanması sırasında bu duygular ortaya çıkar.
Olumsuz duyguları
azaltmanın bir yolu var mıdır? Bir kere duyguları, olumlu olumsuz diye
sınıflandırmak pek doğru değildir. Zira olumsuz denilen duyguların insana paha
biçilmez faydaları vardır. Örneğin; korku olmasa canlılığımızı sürdüremeyiz.
Öfke olmasa kendimizi savunamayız, vb. Ancak yine de olumsuz denilen duygular
daha az yaşamak isteniyorsa;
Düşünceler duyguyu doğurduğuna göre, işe ilk önce işe düşüncelerden başlamalı.
Çok beğendiğimiz düşüncelerimiz; ikinci el bilgi olup, çoğu ya yanlıştır ya da
bizi yönlendirmek amacıyla kafamıza sokulmuştur. Zira toplum çocuğu
yönlendirmek için düşman yaratır, önyargılı olmasını ister, hurafelerden
yararlanmaktan kaçınmaz. Öyleyse düşüncelerimizin çoğu yanlı ve yanlıştır,
değişmelidir. İkincisi, duyguların etkisine kapılıp, hemen eyleme
geçenler, pişman olacağı şeyler yaparak daha acı duygular yaşayabilir. Sabırlı
olup, düşünceleri ve duyguları sanki bir başkasınınmış gibi izleyenler, her
ikisinin de hızını keserek sakinleşebilirler. Üçüncüsü, aklımızdaki felaket
senaryosu gerçek değil, düşüncelerin kurgusudur. Kuru gürültüye pabuç
bırakmamalı. Dördüncüsü, iyilik yapmak insanın içine hoş duygular doldurur. Ne
kadar iyilik yapılırsa o kadar çok hoş duygu yaşanır ve olumsuz duygulara daha
az yer kalır.