Kendini beğenmiş, kişiler; her şeyin en iyisini bildiklerini, bu yüzden en
iyisine layık olduklarını düşünürler. Egosu yüksek bu insanlara göre,
kendilerinin yanında başkalarının önemi yoktur, onun için egoisttirler. Böyle insanların
elbette dostları olmaz, yalnızdırlar.
Yalnızlık acı verici, hüzünlü berbat bir durumdur. Bu insanları bu berbat
yaşamdan kurtaracak en sihirli formül, etkin bir grubun üyesi olmaktır. Hele,
yüce bir görev için bir araya gelen bir grup olursa tadından yenmez. Grupla
birlikte hareket eden kişi, grubun oluşturduğu atmosfere kapılır. Bu atmosfer
içinde kendini kaybeder. Ego yok olur, acı hüzün kaybolur. Kendini iyi, güçlü
hisseder. Artık yalnız değildir, yüce amacı olan bir grubun üyesidir. Şimdiye
kadar hiç bu kadar mutlu olmamıştır, adeta huşu içindedir.
Hitler, zamanında, egosu yüksek ve mutsuz Almanları, ‘yüce bir amaç’ için bir
araya getirmiştir. Mutsuz insanlar, bir grup içinde, kendini unutup mutlu
olmuşlar, Hitler de, çılgın planlarını harekete geçirmiştir.
Etkin bir grubun içinde olmak, belki bazılarına iyi gelebilir. Ancak grubun
kimin değirmenine su taşıdığını iyi görmek lazımdır. Zira karizmatik liderler,
etkin bir grup kurmayı çok iyi başarırlar. Sonra da bu grubu kendi amaçları
için kullanırlar.
Sıkıntılı insanlar, rahatlamak, huzura kavuşmak isterken, boş yere kurtarıcı
aramasınlar, çünkü insanın dünyada kendisinden başka kurtarıcısı yoktur.
Kurtarıcıyım diyenlerin ekseriyeti, omuzlarına basıp yükseleceği taraftar
avında olduğu için, kurtarıcı peşine düşenler, kurtarıcısını kurtarırlar.
Sıkıntılardan kurtulmanın bence tek yolu, bilincin gelişmesidir. Bugünün
sıkıntısı, bugünün bilincine sıkıntıdır. Hepimiz tecrübemizle biliriz ki, beş
yıl önce sıkıntı diye nitelendirdiğimiz olay, bugün gözümüze komik görünür.
Huzurlu insanın
karşılaştığı problem sayısı, sıkıntılı olandan daha az değildir. Huzurlu insan,
yaşamın akışına güvenir, önüne çıkan problemi; bilincini yükselmeye
yarayan fırsat olarak görür, ‘böyle olması gerekiyormuş,’ deyip kabul eder,
kırmadan dökmeden nasıl çözüm bulurum, diye düşünür. Sıkıntılı insan; önüne
çıkan problemi, kabullenemez, bunu, ‘Tanrının bir cezası gibi görür,
Tanrıya ‘Ben ne yaptım da bana böyle bir ceza verdin?’ diye sitem eder, kendini
şanssız bulur, başkalarını suçlar, isyan eder, sürekli şikayet eder ve bir
kurtarıcı arar.
Kendi iyiliğini
kendi gücüyle sağlayamayıp, bunu grubun gücüyle yapmaya kalkışan, kurtarıcıya
av olduğunu fark ettiğinde, iş işten geçmiş olur.