Bir rahip karın ağrısı şikayetiyle
doktora başvurmuş. Doktor muayene etmiş, ilaçlar vermiş. Hasta ilaçlarla
iyileşemeyince, doktor, ameliyat önermiş. Rahip ameliyatı kabul etmiş ve
kendisine söylenen tarihte hastaneye yatmış.
Aynı tarihte hastaneye dokuz aylık gebe ama bekar bir kız müracaat etmiş.
Doktor, vaziyeti kurtarmak için, hınzırca bir plan yapmış. Rahip ameliyattan
uyanınca, doktor, “Geçmiş olsun, ameliyat çok başarılı geçti,” demiş. Sonra,
yan karyolada yatan, bekar kızın doğurduğu bebeği gösterip, “Bu bir
mucize. Tanrı size bir erkek bebek vermiş,” demiş. Önce şoke olan Rahip, bebeği
kucağına almış ve Tanrı’ya mucizesi için şükretmiş.
Rahip çocuğu almış, bakmış, büyütmüş. Yıllar geçmiş çocuk bir genç olup evden
ayrılacağı zaman, çocuğu karşısına alan Rahip, “Oğlum sana korkunç bir
itirafta bulunacağım. Ben aslında senin baban değil, annenim. Senin baban
piskopos,” demiş.
Mantık
böyle işler. Yeni bilgiyi, mevcut bilgilerle kıyaslar, ters görünen bir şey
yoksa tamam, der. Eğer yeni bilgiyi kıyaslayacak kayıtlı bilgisi bulunmuyorsa,
yeni bilgiyi reddeder. Bu yüzden mantık, ya kolayca yanılır, ya da reddeder.
Buradan yola çıkan bazı insanlar, ‘Ne kadar çok bilgim olursa, o kadar kuvvetli
bir alt yapıya sahip olurum,’ diye düşünürler. Böylece hem kolayca aldanmam,
hem de bilinen bir şeyi reddetmem diye hesap ederler. Gel gelelim bu hesap
tutmaz. Zira kişi ne kadar öğrenirse öğrensin yine de yetersiz kaldığını
hayretle görür ve öğrenmenin bir sonunun olmadığının farkına varır. İşte o
zaman mantığın her şeye kadir olmadığını idrak eder.
İşini yapmak, para kazanmak, hesap yapmak, trafikte emniyetle seyir etmek,
toplum kurallarına, kanunlara uymak, doğa koşullarından korunmak vb. gibi
konularda mantık çok cevvaldir. Ancak mantık bir başkasının mantığını anlama
konusunda dahi çuvallar. Çünkü başka birinde, başka bilgiler kayıtlıdır ve onun
mantığı o kayıtları kıyaslar. Bir insanın kendi mantığıyla bir başkasını
değerlendirmesi, ön yargının ta kendisidir. Ön yargıyla hareket edenler
başkalarını sürekli yargılarlar. Yargıladıkça, kendi mantıklarını över,
diğerini yererler. Böylece yargıladıklarını ötekileştirmiş olurlar.
İnsan sadece mantıktan ibaret olmadığı için, mantık sadece cevval olduğu
konularda kullanmalıdır. Oysa bakıyorsunuz uyurken bile mantığın etkisi devam
ediyor. Görülen rüyaların hepsi, akşamdan kalma düşüncelerin eseri.
Dinlenirken, yarın yapılacaklar planlıyor, ormanda gezerken, yaşananlar
gözden geçiriliyor. Bu durumda ne uykunun, ne dinlemenin ne gezmenin, ne de
eğlenmenin hayrını göremiyoruz. Mantık tam hükümdarlık kurunca, kalbin
mesajlarını bile duyamıyoruz.