Ülkemizin farklı köşelerinde, sınırlarımız üzerinde
oynanan oyunlara karşı Atatürk’ün yaptığı millet tanımı, bugün rehberimiz
olmaya devam ediyor:
“Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye Halkına Türk Milleti denir.”
Bu sözle, Misak-ı Milli sınırlarımız içinde yaşayan bütün yurttaşlarımızın bu
şiarla hareket etmesi isteniyor.
Bundan daha açık, halkıyla milletini bu kadar
kaynaştırabilmiş, halk iradesi olan Cumhuriyeti ayrılmaz bütün haline
getirebilmiş daha iyi bir tanım yapılabilir mi? Bunun kıymetini bilelim ve hep
birlikte yaşamaya çaba sarfedelim.
Bugün, devletimiz savunma gücünü yitirmiş, siyasi iktidar yıllar
içinde kurulan tarikat/cemaat ittifaklarıyla temel hakları dahi yok sayan bir
demokrasi ve adalet yoksunluğu içinde yönetmeye çalışmıştır.
GEZİ DİRENİŞİ VE 15 TEMMUZ DİRENİŞİ CUMHURİYET\'İN SONUCUDUR
Halkımız, Gezi Direnişi sırasında sokaklarda şiddetsiz özgürlüğü istemiş,
gençlerimiz bu uğurda bedel ödemiştir. 15 Temmuz’da o halk ki, devlet
içinde iktidar eliyle yuvalanan tarikat çetelerine karşı göğsünü siper
etmiştir. Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nde, Mehmet Akif’in İstiklal Marşı’nda
açıkça çağrı yaptığı millet, her iki olayda da kendisini Cumhuriyetin halk
iradesini esas alan yönetim şekli içinde korkusuzca meydanlarda ifade etmiştir.
Bugün, biz eğer her türlü darbelere karşı demokrasiyi, dikta ve tek
adamlık heveslerine karşı inadına ulus iradesini ve özgürlüğü savunuyorsak, bu
irademizin kaynağı laik ve demokratik Cumhuriyetin asla sarsılmayacak
ilkeleriyle olmaktadır.
ATATÜRK, MECLİSİN GÖREVİNİ 95 YIL ÖNCE İŞARET ETTİ
Atatürk’ün 1921 yılında söylediği ve halkçılık ilkemizin temeline yerleşmiş
tespitler, 90 yılı aşkın süredir bugün de büyük tehlikeyi gözler önüne
sermektedir:
“Türk Halkı yayılmacılığın ve emperyalizmin baskısı altındadır. TBMM’nin tek
kutsal amacı, Türk Halkını yayılmacıların ve emperyalistlerin baskısından
kurtararak egemen kılmaktır. Halkın içindeki yoksulluğun nedenlerini ortadan
kaldırmak, refahı,mutluluğu,barışı ve huzuru getirmek Meclisin başlıca
amacıdır. Toprak reformunu yaparak, laik ve çağdaş eğitimi uygulamaya
sokarak, ekonomi, maliye, adalet kurumları halkın ihtiyaçlarına göre
baştan aşağıya yenilenmelidir”
Cumhuriyet, 93 yaşında dev bir çınar olarak bize gölgesinde bugüne kadar
sayısız olanak sundu. Ancak 93. Yıldönümünde eğitimden adalete, dış politikadan
ekonomiye, sanata kadar her türlü kazanımlar açıkça tehlike altındadır.
Cumhuriyet sayesinde kadınlar seçme seçilme hakını kazanırken, kamusal
alanda yer bulurken, bugün açıkça eve kapatılmak, şiddetle ve yoksullukla
sindirilmek istenmektedir.
Cumhuriyet ve Atatürk sayesinde devlet, ana dayanağını ilahi bir güce, tarikatlara ya da hanedanlara değil, kayıtsız şartsız Türk Milletinden aldı. İşte, Cumhuriyet ve millet iradesini ayrılmaz birer ilke olarak tutan, Cumhuriyeti demokrasiyle, sosyal adaletle ve hukuk devletiyle buluşturan irade Mustafa Kemal’in izinden giden kadrolarda mevcuttur.
İKTİDAR UNUTTU, DEVLETİ VATANDAŞ KURTARDI
Bugün, devletin temel görevlerini yerine getirmeyi unutmuş iktidar, vatandaşını
darbelere, teröre, hukuksuzluğa karşı koruyamazken, vatandaş devletine sahip
çıkıyor. İktidarın üstesinden gelemediği, hatta toplumu ayrıştırıp Başkanlık
için kutuplaştırmaya çalıştığı ortamda, Cumhuriyetin bireyi olmanın
bilincindeki milyonlar, birliğe ve beraberliğimize sahip çıkıyor.
Darbelerden korunamayan halk, bizzat Laik Cumhuriyetine sahip çıkıyor.
\'Devlet ne işe yarar, iktidar neden hesap vermekten
kaçıyor\' diye sorduğumuz her an, Atatürk Cumhuriyetinin vatandaşları
olarak, aynı yurdu paylaşmanın erdemini, darbelere ve teröre, ayrıştırmaya ve
bölmeye dair her türlü senaryonun üzerine kararlılıkla gidiyoruz, emperyalistlerin
ve işbirlikçilerin karşısında CHP olarak dimdik duruyoruz.
Bu vesileyle Cumhuriyet Bayramımızı yürekten kutluyor, ülkemizin kurtuluş ve
kuruluşunda büyük emeği geçen başta Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk olmak
üzere, bu uğurda şehit ve gazi olan yurttaşlarımıza ve Cumhuriyetin
çalışkan, millet iradesini temel alan kadrolarını saygıyla, minnetle ve
rahmetle anıyorum” dedi.