BU DÜNYADAN BİR CÜNEYT ARKIN GEÇTİ…

05-07-2022 14:41:53

Yaşı kırkın üstünde olup da onu bilmeyen kaç kişi vardır ki!

Özellikle bizim kuşak için  “artist”  demek belki direkt Cüneyt Arkın demekti.  Geriye taralı saçlar, renkli gözler,  hafif  kırışık alın ve manalı bakışlar…

Yakışıklı mı yakışıklı!

Aynı zamanda  doktor olduğunu okurduk magazin dergilerinde.  Hem doktor hem artist…  Birçoğumuz için ne ulaşılmaz bir mertebeydi!   

Haftalık bir  dergi vardı  meselâ: “Ses mecmuası”  Yeşilçam’ın  tamamı  oradaydı sanki… “Kare as”  Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Fatma Girik, Filiz Akın;  sonra gelenler, Gülşen Bubikoğlu, Hale Soygazi, Fatma Belgen ve diğerleri…

Erkekler;  Cüneyt Arkın,  Ediz Hun, Sadri Alışık, Ayhan Işık, İzzet Günay, Tamer Yiğit, Tanju Korel, Tanju Gürsu, Yusuf Sezgin ve diğerleri…

O yıllarda Yeşilçam  filmleri çok meşhurdu. Haftada en az üç gece sinemadaydık.   

Sonra üniversiteli olduk. Hukuk Fakültesine girmiş  ve  İstanbul’u seçmiştim.  Öyle ya her şey oradaydı… Sinema, tiyatro, sanat, kitap dünyası, tarih, kültür, doğal güzellikler… 

Harbiye’ de  Radyoevi önünden geçerken bile  içimiz ürperirdi. Şu  anda içerde  kim bilir  hangi meşhur sanatçı  şarkı ya da  türkü söylemekteydi! 

Sene yetmiş dört…  Onu ilk defa canlı olarak görmüştüm. Bizim fakültenin biraz ilerisindeki Laleli’de film çekiyorlardı. Üzerinde yukarıdan  aşağı beyaz çizgili elbisesi ve çatık kaşlarıyla pasajın kapısından kaldırıma çıkıverişi daha dün gibi hatırımdadır.

Gençliğimde birçok filmini seyretmiştim.  Sanki hayatını ezbere biliyordum…  Ama Tıp Fakültesinde  meşhur hoca  Prof.Dr. Cihat Abaoğlu’nun öğrencisi olduğunu,  hoca tarafından sık sık  zengin hastaların evlerine  hastabakıcı olarak  gönderildiğini…uzun süre Sirkeci’de iki inşaat işçisiyle beraber aynı  otel odasında  yattığını, inşaatlarda amelelik yaptığını …öldükten sonra öğrenebildim. 

Meğer Eskişehirli yoksul bir çiftçi ailesinin oğluymuş.

  Kendisine olan hayranlığım  daha da  arttı.

Meslek hayatı boyunca üç yüzden fazla film çevirmişti.  Filmlerinde hep kötüler ve kötülüklere karşı savaştı. Yeri gelir uçar, yeri gelir koşmakta olan iki atın birinden öbürüne atlar, mızrak atar, kılıç sallar  kötüleri  mutlaka  alt ederdi. Filmin bitiminde  sinemadan ayrılırken kendimizi bir başka mutlu hissederdik. 

Ne günlerdi be!.. 

 Nur içinde yatsın…

YORUM YAZ
BU HABER HAKKINDA YAPILAN YORUMLAR
Okur yorumları, kişilerin kendi görüşleridir. Bu yorumlardan sorumlu değildir.
YORUM YAZ - 1-0 galip geldi