30 Temmuz 2022 Cumartesi

Oscar’ı Kim Alır? EMEKLİLER SİNEMAYA GİDERSE

29-01-2016 05:00:04
  Son genel seçimlerde emekliler siyasi partilerin ağzında epey sakız edildi. Tüm partiler ille de emeklilere bir şeyler veren vaatlerde bulundular. Kimisi yılda iki maaş tutarında ikramiye, kimisi tek maaş ikramiye, kimisi seyyanen 100 TL vb. gibi vaatleri sıraladılar. Seçimler sonunda gerçekleşen şimdilik sadece 100 TL zam oldu. Onu da kamunun ve diğer kurumların yaptığı zamlarla şeytan aldı götürdü! Geçtiğimiz Çarşamba günü bir grup emekli ile birlikte sinemaya gidelim, sonrasında da emeklilerin durumunu görüşelim dedik. Kararımızı verdik. Dağılacakken yeni emekli Adil bey atıldı; “Siz nasıl emeklisiniz? Yarın sinemaya gider, normal matinede bilet alırsak bilet kaç para biliyor musunuz? Hem sınırlı emekli maaşından söz ediyorsunuz hem de normal, ekomik durumu iyi yurttaşlar gibi davranıyorsunuz. Benim bir bütçem var. Bütçe dışına çıkamam arkadaş! O yüzden Ahmet beyin Maksimum kartını kullanalım, yarın sabah ilk matinede o karta sinema bileti %50 indirimli. Ver Ahmet bey kartını. Şimdiden biletleri alalım.” Demez mi! Yeni emekli Adil beyin bu tavrına hayran oldum. Sadece bir kalemde böyle düşünerek hesaplı harcama yapılabiliyorsa diğer kalemlerde ne icadlar yapıyordu emekliler kimbilir? (Laf aramızda emekli kitlesinin neden muhalefete oy vermediğini de biraz anlamış oldum. Çözümü kendisi yaratıyordu. Siyasetçiye ne hacet!) Akşam eve döndüğümde televizyondan haberleri dinlerken emeklilerle ilgili bir konu geçti. Hemen kulak kabarttım. Mecliste, komisyonda çalışan emeklilerin maaşlarından kesilen %10 kesintilerin kaldırılması, yani bundan böyle kesinti yapılmamasına dair kanun teklifi önerisi komisyonda görülerek kabul edilmiş. Meclisten yasalaşarak geçtiğinde emeklilerin cebine yaklaşık ortalama 150 TL daha para girecek gibi. Ama yasalaşana dek daha hangi mal ve hizmetlere zam gelecek ve daha bu kesinti parası geri kazanılmadan emeklilerin cebinden hangi paralar çıkacak onu düşünmeden de edemedim. Boz Ayı    Ertesi gün Denizli Büyükşehir Belediyesi’nin yeni açılışını yaptığı, Delikliçınar’daki sinemaya gittik. Emekliyiz ya.. Bize konuşacak konu lazım. Emekli Kemal bey yeni sinemanın mimarisini nasıl bulduğumuzu sordu ortaya. Herkesten aynı anda yanıtlar gelmeye başladı. Tuvaletinden yeni gelen emekli Müllazım bey; “Vallaha tuvaletleri çok güzel. Modern. Sıvı sabun bile var. Temiz, seramikleri kara ama olsun aydınlatması güzel.” Dedi. Adil ise; “Fuaye, lobi dar tutulmuş. Malzemeden çalmamışlar ve esirgememişler. Ben filmden sonra salonu, ses düzenini de test edip sonra görüş bildirmeyi sürdüreceğim.” Dedi. Mimar olarak benim düşüncelerime fazla itibar ediyorlardı belli ki. Ben den de yanıt bekleyince; “Bu sinemanın, kültür merkezinin yandıktan sonra yeniden burada yapılması için bizim etkimiz çok oldu. Sinema binası kütle olarak, genel yerleşim olarak fena değil. Ama ilk etapta iç mekanların planlamasında, girişte fuayenin dar tutulmasında sorunlar var, çalakalem etüd edilmiş gibi. Ayrıca bu kadar çok büyüklü küçüklü salon yapılacağına ideal ölçülerde, verimli 3-4 salon yapılması daha akılcı olabilirdi. Ben de yapıyı iyiden iyiye görüp inceledikten sonra mimari bir değerlendirme-eleştiri yazısı yazabilirim.” Dedim. OSCAR’I KİM ALIR? Sinemada Alejandro G. İnarritu’nun yönetmenliğini yaptığı “The Renevant-Diriliş” adlı western filmi oynuyordu. Başrollerde, son yıllarda Titanic’ten sonra iyiden yıldızı parlayan       Leonardo Di Caprio, Tom Hardy oynuyordu. Oscar’a aday gösterilmiş film arasında bu seferde filmi, Oscar alıp alamayacağını falan tartışmaya başladık. Adil sinemayla ilgilidir. Az çok takip eder. “Leonardo’nun bu sefer ödülü kapabileceğini..” iddia ediyordu. Emekli Kemal bey ise “Görüntüler güzel. Kameraman belki Oscar’ı alır ama oyunculukta Oscar’lık bir şey yok.” dedi gayet emin biçimde. Ben de Kemal’e katıldım. Filmde Leonardo, bir kızılderiliden olma melez oğlu ile kürk avcılarına rehberlik eden eski bir askeri oynuyordu. Bir sahnede anaç bir ayının saldırısına uğrayıp ağır yaralanıyor, nasılsa ölür diye ormanda terk ediliyordu. Filmin bazı sahneleri Nuri Bilge Ceylan sahneleri gibi uzatılmışta uzatılmıştı. Ayının saldırı sahnesi de bunlardan biri idi. Ayı dönüp dönüp 3 kere saldırıyordu Leo’ya.. Ölü taklidi bile işe yaramamıştı iyi mi? Film çıkışında emekli Adil bey iddiasından vazgeçmişti; “Yok yok Oscar’lık bir oyunu yok gerçekten Leonardo’nun.” dedi. Tabi emekli Kemal bey puntuna getirmişti, tam istenilen kıvamı bulmuştu. Bu fırsatı kaçırır mıydı? “Oğlum ben sana demedim mi, Oscar alamaz bu oyunla diye!.. Ama ayı ondan çok çok daha iyi, başarılıydı. Ayı Oscar’ı alabilir bak!.. Demedi deme!..” Bizler makaraları koyverdik tabi.. Sinemadan çıkanların tamamı kafalarını çevirmişler bize bakıyorlar, neye güldüğümüzü merak ediyorlardı. Bizim emeklimiz küçük şeylerle mutlu olmasını biliyor gördüğünüz gibi. Oscar ödül törenlerine kadar bu sohbet devam eder artık. Bir de ayı Oscar ödülü alıyor mu bak sen? Bu mavra, gırgır, şamata yıl sonuna kadar devem eder Alimallah!..  
YORUM YAZ
BU HABER HAKKINDA YAPILAN YORUMLAR
Okur yorumları, kişilerin kendi görüşleridir. Bu yorumlardan sorumlu değildir.
YORUM YAZ - 1-0 galip geldi