GELECEĞİ GÖRME

21-01-2016 05:00:46
'Onlar âhiret'e de şeksiz-şüphesiz inanırlar/ Onlar âhiret'in varlığına dair ilahî habere mutmain bir kalple inanırlar' 2,4 'Hem sizin yaratılınızda, hem de O'nun yeryüzünde yaydığı diğer tüm canlı türlerinde gönülde inanacaklar için tarifsiz misaller vardır' 45,4 'İkân' Bilmek, sağlam iş yapmaktır, 'Yakîn' ise şüphe edilmeyecek şekilde bilmek demektir. İman âyetleri marifete İkân âyetleri ise ilme dayanır. Her ikisi için aktif bir akıl gerekir. Kış mevsimindeyiz tabiat öldü, canlılığını durdurdu ama gördük ve biliyoruz ki baharla yeniden dirilecek. Çiftçiler tohumları toprağa gömerken, ziraatçılar ağaçlara su yürümeden budama işleri yapmaları gerekiyor. Yani yârına âhiret'e yatırım yapıyorlar. Mârifet; bir şeyin cüzi şeyle bilmek bedevi Allah'ın varlığını nereden ve nasıl bildiğini' Devenin izinden bildiğini' söylemiştir, iz varsa izin sahibi de vardır. Var olan ne varsa onun mutlaka bir var edeni vardır, var olmasının bir sebebi vazifesi vardır. Mümin hem bugünü yaşar hem de geleceği görür ve geleceğe yatırım yapar. Mümin hem ilim sahibi hem de Mârifet sahibi ileri görüşlüdür. Mümin yalnız âhiret'i görmez o güne hazırlık yapmaz ayni zamanda dünyasını, bir sonraki günü de görür. Kışın hazırlığı yazdan, yazın hazırlığı kıştan yapılır. Eğer bir çiftçi veya bağ bahçe sahibi bunu yapmaz ise o zaten bu işi bilmeyendir, arif değildir. Bir misal verelim: Ali Ulvi Kurucu dedesi Veyis efendiyi anlatırken şöyle hatırasını nakleder. O hafızdır ama yalnız lafzını değil manasını bildiği gibi muhafızdır. Kur’ân’ın lafzının muhafızı olmak yeterli olmadığın farkında arif biridir. Asıl ve önemli olan onun mana ve muhtevasının, mesajının muhafızı olmaktır. Bunun için de onun doğru bir şekilde kıraat edilmesi, doğru bir şekilde anlaşılarak tilavet edilmesi ve onun hükümlerinin hayata geçirilerek tertîl edilmesi gerekmektedir ki O bunu bilenlerdendir. Veyis Efendi, kuşak kuşak talebeler yetirtirmiş, vahye muhataplığın bilincini şuurlu ve duyarlı bir direnişle sergilerken bir ömrü irşat ve tebliğ ederek geçirmiştir. Torunu küçük Ali’yi gönderdiği mektepte kızlı erkekli öğrencilerle muallimleri top oynarken görür ve eşi Muhsine’ye dertlenir: “Muhsine! bu çocuk pınarın başında susuzluktan ölecek... Yazık yahu, ben neslimden, hafız-ı Kur’an’lığın bu kadar çabuk kesileceğini tahmin etmezdim, çok erken oldu. Yahu Muhsine, sinesinde Kur’an olmayan bir insan kabirde gibi karanlıktadır. Kur’an nurdur, ışıktır, feyizdir. Kur’an’sız bir okul zulmettir, karanlıktır; bu karanlık mektep çocuğuma ne verecek?” Diyanet işleri Başkanlığı Afrika'ya Misal Kamerun gibi ülkelere “Hediyem Kur’an Olsun” projesi ile kişi ve kurumlara Kur’an-ı Kerim hediye edilecekmiş ne güzel. O tür ülkelerde tahta tabletlere yazılan, sonra silinen bir öğretim modeli ile hafızlık yapılıyormuş.
YORUM YAZ
BU HABER HAKKINDA YAPILAN YORUMLAR
Okur yorumları, kişilerin kendi görüşleridir. Bu yorumlardan sorumlu değildir.
YORUM YAZ - 1-0 galip geldi